Geri Zekalı V2

Merhaba sevgili okuyucularım, bu kadar sık yazmak pek huyum değil, yazmayı sevsem de ama başladık bir kere bırakmak olmaz şimdi değil mi? Bu bölümdeki konumuz çoğunuzun büyük rahatsızlık duyduğu ” ne diyor bu amına koyduğumun sığırı” dediğiniz, Seks. Gerizekalımızın davranış ve yaklaşım biçimini inceleyeceğiz bu yazıda.

Not: Bu yazı bol miktarda genelleme içerir, bu genellemelerin dışında muhteşem karakterli ve kültürlü kadınlarda tanıyorum ama onları size anlatıp nazar olmalarını istemem.
Ayrıca bu tarz kızlarla çıkmayı ve onlarla seks yapmayı hiç bir erkeğe önermiyorum, sikmeyin çoğalmasınlar soyları kurusun…

Seks konusuna, türk toplumunun nasıl yaklaştığı hepimizin malumudur, biz ki padişahların bile seks yaptığını kabullenemeyip, rtüke şikayet telefonları açabilecek kadar gerizekalı bir milletiz, biz den de böyle bir konuyu farklı şekilde düşünmemiz beklenemezdi. Bakın burda itiraf ediyorum, aslında seks diye bir şey yoktur, hepimiz mitozla çoğalıyoruz. O yüzden piyasada bir sürü gerizekalı var.

Bizim gerizekalı kızımıyla 1 önceki yazımızda sevgili olmuştunuz, şimdi iş ilerledi canlarım, sekse geldi. Bakın nasıl tepkiler alacaksınız?

1. Cins Gerizekalı, Erkeksin ihtiyaçların vardır.( Favorimdir)

Bu cümleyi duymayan ve “hassiktir ulan” demeyen bir erkek tanımıyorum. Gerizekalımız, bizi dürtülerden ibaret görüp, kendini tamamen melek ilan eder, biz erkeğiz ya hani, dürtülerimiz ihtiyaçlarımız vardır. Kendisi sanki çok ulvi bir varlık, cennetten gelen bir huri, asla ihtiyacı olmaz, asla bir arzusu olmaz, o öyle bir varlıktır ki, tüm ihtiyaçlarından, tüm arzularından arınmıştır. Ahh biz hayvan erkekler yok muyuz? Ahh bizim şu siktiğim ihtiyaçlarımız yok mudur? Bir de şehir efsaneleri vardır 7 saniyede bi erkekler seks düşünüyormuş, Nasıl oluyor lan bu ? Bazen 8-9 saate yakın kitap okuyorum, bırakın seks düşünmeyi şefkat yuvası olan memeler bile aklıma gelmiyor, herhalde ben erkek değilim. Zaten şüpheleniyordum kendimden vay amına koyyim işe bak lan.
Bu gerizekalımız nasıl bir zihniyetle yetiştirilmişse ve kendini ayarlamışsa, erkeği direk olarak iktisat konusu yapmıştır, bitmeyen ihtiyaçları olan bir canlı, aslında insanların tamamının kendi de dahil bu kapsamda değerlendiriyoruz biz ama onu bu zavallıya anlatamıyoruz. Bu gerizekalı cinsinden uzak durun, en tehlikelisi bunlardır.

2. Cins Gerizekalı, Benimle böyle bir şeyi yaşayamazsın, başkasıyla yaşa. (Ne sikin, ne de sabaha bırakın, ortamı direk terkedin)
Bu cins 1.cinse göre daha az zararlıdır, en azından bu kurduğu cümleyle, sizi sevmediğini anlarsınız. Çünkü, gerçekten seven insan, sevdiği insanı paylaşmaz, paylaşamaz, içi içini yer ve onun için, onu kaybetmemek için her şeyi yapar.
Şimdi bu gerizekalı yavrumuz, bize bunu söylediğinde ona gidip şu soruları sorunuz sırasıyla
-Kukucan benim sevgilim sen değil misin?
-Kukucan, sevgi, aşk dediğimiz olgu iki insan arasındaki paylaşım değil midir?
-Kukucan, seni bugünlere getiren ve sana böyle bir zihniyeti aşılayan toplumu ve aileni sikebilir miyim?

Bu soruların cevabı büyük ihtimalle evet olacaktır, çünkü sevgilim dediği adama, git başkasıyla ol diyen bir kızdan mantıklı bir cevap alamazsınız arkadaşlar. Genelde bu cins sizin önünüze toplumu sürer, ailesini sürer, sanki kıza diyorsunuz ki , Ya bu gece seks yapalım, sonra git anana babana, ” baba ben bu gece strahdla öyle bi seks yaptım ki aman aman” de. Toplumun dinamiklerini bizde biliyoruz yavrum, o kadar kopuk değiliz bu gerizekalı sürüsünden ama bu hayat bizim, senin benim, bizim gibilerin alenen yaşıyamıyoruz bırak gizli yaşayalım bari.

3.Cins Gerizekalı, Ben porno izlemem, mastürbasyonda hiç yapmadım. ( Anlat anlat heyecanlı oluyor bebeğim)
Açıkçası bu cinste kendini azize ilan etme peşindedir, ama bilin ki bunların belgesel koleksiyonu vardır, hatta eğitim setleri vardır. Şu çağda porno izlemeyen, mastürbasyon yapmayan bir kadının, kızın olduğuna beni inandırmak için, peygamber gönderseler inanmam. Sevgili masum ve salak okuyucularım siz de inanmayın. Yok öyle bi dünya, hatta bunu söyleyen kızların porno arşivleri sizin, arşivinizden daha büyük olabilir. Ürkmeyin sonra.

Yine de bu kızlarla birlikte olmaya çalışan, gerizekalılarım, zavallılarım, size yapacak hiç bir şey yok. Başınıza gelen her şeyi sonuna kadar hak ediyorsunuz, hatta bu kızların yerinde olsam ben (çoğuda bunu yapıyor) gider en yakın arkadaşınıza verirdim, siz mal gibi kalırdınız.

Hepimizin aynı ortamda yaşadığı bir dünyada, kimse ” ben seks yapmak istemiyorum ya da seksten zevk almıyorum” deme lüksüne sahip değil bana göre. Hepimiz insanız ve arzularımızı, karakterimizi, fiziksel ve ruhsal hazlarımızı tatmin edebilen insanlarla birlikte olmak istiyoruz. Lütfen kendinizi kandırmayın, başka bir insanı kandırmak kötüdür, ama kendinizi kandırmak en kötüsüdür.
Hepinize mutlu bir seks hayatı diliyorum.( Ellerinizle değil gerizekalılar, başka bir insanla)

Küçük bir anekdot:
İstanbulda çok yakın bir dostum olan çetin, en az benim kadar sosyaldir bir gün, ortaköyde oturmuş biralarımızı yudumlarken konu kadınlardan açılır ve yaşadığı komik bir olayı anlatır. Kızın tekiyle seks yapmaktadır fakat kız başkasıyla nişanlıdır, kendisine ” birader bu kız gerizekalı mı, niye nişanlısıyla seks yapmıyor ” diye gülerek sordum. Çetin de aynı soruyu kıza sorduğunu ve şu cevabı aldığını söyledi. ” Çünkü onunla ilişkimiz ciddi” bu açıklamanın üzerine kaç dakika güldüğümü hatırlamıyorum. Evet ciddi ilişki seks yapmamak için günümüzde bir bahanedir arkadaşlar, ciddi ilişkilerden uzak durunuz lütfen .

“04/06/2011”

Geri Zekalı V1

Sevgili az ve öz takipçilerim, uzun bir ayrılık sonrasında yeni bir yazıya hatta yazı dizisine başlıyorum. Çoğu türk erkeğinin, bazı durumlarda kadınlarımızın bile muzdarip olduğu bu duruma bi parmakta ben atayım, aman pardon basayım diyecektim.

Not: Bu yazı bol miktarda genelleme içerir, bu genellemelerin dışında muhteşem karakterli ve kültürlü kadınlarda tanıyorum ama onları size anlatıp nazar olmalarını istemem.
Ayrıca bu tarz kızlarla çıkmayı ve onlarla seks yapmayı hiç bir erkeğe önermiyorum, sikmeyin çoğalmasınlar soyları kurusun…

İlk konumuz, Bir kıza çıkma teklif ettiğimizde karşılaştığımız tutum ve yanlışlar.

Sevgili okuyucular gerizekalı türk kızına asla, “Sizden oldukça hoşlandım, acaba tanışıp bir şeyler içebilir miyiz?” demeyeceksiniz! sizin bu tamamen iyi niyetle söylediğiniz şeyi onlar şöyle anlıyorlar. ” Seni sikmek istiyorum, penisimi kemer diye belime doladım, hortumdan sana su içireceğim” doğal olarak siz de hayıırrrrrrrrrrrrrrrrrrrr cevabına mahkum oluyorsunuz.
Bu tarz kızlar, insan gibi kendini ifade edebilen gayet modern bir biçimde karşısındakine yaklaşan kişilerden hoşlanmazlar ve bunları yanlış anlarlar. Gerizekalı türk kızına çıkma teklif edebilmek için izleyeceğiniz yol şudur.
Bir ortak arkadaş edinme çabasına girin, ona yakın olan kişinin size yakın olmasını sağlayın ve bir şekilde onla tanışın, en azından merhaba , merhabanız olsun. Muhabbetinizi götüm götüm ilerletin, ve kankası, kardeşi olun. Gerizekalı türk kızı ona kardeşim diyenleri çok sever, size her türlü sululuğu yapacaktır ve hayatındaki her şeyi anlatmaya başlayacaktır. Büyük ihtimalle sevgilisi ya da platoniği vardır, böyle kızların olmazsa olmazıdır ulaşamayacakları birini kesinlikle severler. Bu yüzden öncelikle bu sevginin temellerini kazıp içe çökmesini sağlayacağız. Samimiyetinizi ona belli edin ve şöyle cümleler kurun ” canım o sana göre değil, o senin mutluluğunu düşünmüyor “, ” o çocuk öküz ya zaten sevgilileri falan varmış onun bizim angutcan öyle dedi bana yakın arkadaşıymış” bu o sevginin altını kazar ve size yolu açar. Güvenini tecelli ettiğinizde ve rolünüzü iyi oynadıgınızda son aşama olarak kızın ” ben artık rahatım yeaaa kimseyi sevmiyorum, pipican sana çok güveniyorum süper insansın iyi ki varsın” demesini bekleyeceksiniz. Bu sözü söylediği anda, voleyi vurmuşsunuz demektir.

Gerizekalı kızımızı alıp bir yemeğe götürüyoruz, orada sohbet muhabbet ve yemek bitiminde salağımızı eve bırakırken, ” kukucan ben senden çok hoşlanıyorum, bunu sana söyleyemedim, seni her zaman sevgili olarak gördüm ve öyle sevdim ” diyeceksiniz ve ona bakıp lütfen bir şey söyleme zaten bunları sana söylemek beni yeterince utandırdı deyip ortamdan uzaklaşacaksınız.
Bizim burada yaptığımız olay, gerizekalımızın tek hücreli beynine virüsü enjekte etmekti, şimdi yayılmasını sizi ve sizin onun için yaptıklarınızı kendine göre düşünmesini bekleyeceksiniz.
Bu gerizekalı 3 vakte kalmadan, ” Ben de seni çok seviyorum pipican” deyip size dönecektir. O kardeşim, bacım kankam, onunla asla çıkmam olayları hep faso fiso…

Çıkma konusunda 1. problemi işledik.

2. Problem ise Babalarının biricik prensesleri, annelerinin bakire rahibeleri, şımarıklığın son sahfasında olan bir gerizekalıyla çıkmak.

Bu kız öyle bir egoya sahiptir ki, evrenin merkezinde sanki o vardır, tüm evren onun ve onun biricik amcığının etrafında dönüyordur, ondan baka bir varlığın olması ve onu alt etmesi mümkün değildir. Bu kızla her şekilde tanısabilirsiniz, ama size önerim öyle bir şekilde tanısın ki öncelikle egosuna biraz darbe vurun. Dalga geçercesine bir tanışma şekli iyidir şöyle yapabilirsiniz mesela ” Biraz daha güzel olsaydın seninle çıkmayı düşünebilirdim.” buna alacağınız tepki ” ayy salaaaaaaaaaaak” olacaktır fakat bu kalbinizi kırmasın, kıza bel altı vurduk ve böyle kızlara bel altı vuran pek kişi yoktur. Daha sonra ilk kızımıza yaptıgımız gibi ortak arkadaşlardan biri aracılığıyla kendisiyle bir merhaba merhaba olayı yapılır, adınızı öğrenmesi sağlanılır ki zaten siz varlık olarak ondan 1-0 öndesinizdir.
Bu kızımıza kardeşim, kanka filan demek işe yaramaz zaten öyle şeylere pek değer vermez, en değerli olan şey kendi olduğu için ona kendinden daha değerli bir varlık olduğumuzu göstermemiz lazım. Bunun için en güzel sanatlardan biri olan mübalağa sanatını kullanıyoruz, yani olayları abartıyoruz. Şu şekilde, diyelimki arkadaşlarınızda tavuk dönercidesiniz, kıza mesaj atıyorsunuz nasılsın napıyorsun diye, o size aynı soruyu sordugunda cevabınız tavuk dönercideyiz olmamalı” MidPointte arkadaşlarla yemek yiyoruz canım, sen de gel istersen görüşürüz ” diyeceksiniz, diyelim ki babanızla birlikte geziyorsunuz şehir turu falan atıyorsunuz, aynı sorular cereyan ettiğinde, ” arabamla şehrin keyfini çıkartmaya çalışıyorum, yaşanmıyor bu şehirde gideceğim buralardan bunaldım” diyeceksiniz … Aileniz tarafından anlaşılmadığınızı çok çok çok sevildiğinizi herkes tarafından aşırı ilgiye maruz kaldığınızı, binlerce kız arkadaşınız oldugunu fakat hiçbirinin umrunuzda olmadını söylüyorsunuz.
Bu vurdumduymaz, kimseyi umursamayan tavırlarınıza tav olacaktır, çünkü bu prensescikler her kadın gibi güçlü bir erkek arar ya da kendinden çok daha değerlisini, ve ona ondan daha değerli olduğunuzu gösterdiğinizde şişirilme bir prensese sahip olacaksınız.

Size bol memeli, duygu ve kültür adına hiç bir şey barındırmayan sadece sorun içeren ilişkiler dilerim.

Önemli Uyarı: Sevgili Hemcinslerim ve değerli kadınlar, hepimiz dünya üzerinde yaşamaya çalışan canlılarız. her şey am göt meme ve yarrak dörtlüsünden ibaret değil. Tabi bunların güzel şeyler olmadığını söylemiyorum ama bunlar mutluluk için yeterli şeyler değil. Bir sevgilinizle birlikte olduktan sonra onunla iki kelam edememenin klasik müzikten, şaraptan, tarihten siyasetten, sinemadan konuşamanın acı bir şey olduğunu bilmiyor olabilirsiniz, lakin bu çok acı bir şeydir.
Sevgilinizi alıp evinizin kahve köşesinde saatlerce muhabbet etmek bir kitap bir karakter, bir olay hakkında tartışmak zevkli bir şeydir. Tabi bunun için kültür birikimine ihtiyaç vardır, sakalını, bıyığını kesmeyen, kollarındaki bacaklarındaki kılları almayıp kendine ” ben kadınım” diyebilen canlıların kitap okumasını ya da araştırmasını beklemiyorum da, benimki yine de bir hayal.

Yazının 2. Bölümünde görüşmek üzre canlarım…

“30/05/2011”

Başka Bir Ülkede, Başka Bir Bakış

Uzun süredir bir şeyler yazmıyorum, bu sabah yurt dışından dönüşüme kısmetmiş.

Kısa yurtdışı gezilerimden birini yaptım bu hafta, sınır komşumuz olan gürcistana daha önce hiç gitmemiştim, garip bir şekilde gelişmemiş köy gibi bir yer bekliyordum. En sevdiğim dayıoğlunun mercedesiyle sarp sınır kapısından geçtik. İlk dikkatimi çeken yol kenarındaki ağaçlar oldu en köhne sapaklarda bile en az 50 yıllık ağaçların bulnması o tozlu yollara farklı bir hava katıyordu. Sohbet, muhabbet eşliğinde batumun merkezine vardık.

Batum yeni yapılanmaya çalışan bir yer,tarihi boyunca turizm bölgesi ve karadenizin en büyük limanlarından birine ev sahipliği yapmış. Şehrin merkezinde yollar çok bozuk, genelde evler sovyet döneminden kalma eski, halk türk halkı gibi uçurumlar arasında yaşıyor. Zengin ve fakir arasında kaçkarlar(Kaçkar Dağları) var ordada, bu yönden bize ne kadar benzediklerini farkedip güldüm kendi kendime. Türkiyeden farksız bir yer herhalde diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Eski tarz mimarisi beni cezbetsede aynı mimariyi karadenizin çoğu bölgesinde görmek mümkündü. Türkiyeden tanıdıgımız bir gürcistan vatandaşının iş yerine gittik, biraz sohbet muhabbet sonrasında mümkünse tarihi yerler varsa gezmek istediğimi söyledim.

Göt kadar şehirde nerelere gidebildik, söyleyeyim size dostlarım.

Buz pateni pisti, öyle küçük bir yer falan değil futbol sahası büyüklüğünde
Tiyatro Merkezi, oldukça hoş yeni yapılmış, mimarisi kendine özgü.
Opera ve müzik salonu, Türkiyede yapılan kültür merkezleri var ya hani, adamların götü boklu şehirlerinde sadece bizim kültür merkezleri kadar opera ve konser salonları var.
Gençlik parkı, öyle 3 ağaç 5 çiçek değil adamlar ne gerekiyorsa koymuşlar, banklar, spor tesisleri, eğlence mekanları, kafeler vs vs…
Uzak doğu restoranı, oldukça hoş dekore edilmiş, bahçesiyle köprüsüyle tamamen asya havası katmış olaya.
Heykeller,  sanat eserleri, ışık gösterileri, su ve müziğin dans ettiği renklendirildiği insana hoş gözüken bir sürü yer.

Böyle yerleri gezdikten sonra, sıradan bir yer yahu burası fikri tamamen silindi bende, gürcistanın gençlere ve sanata bakışından konuşmaya başladım gelayla ( Gela  gürcü arkadaşın ismi). Gürcistanda gençler için her şey daha iyi yapılmaya çalışılıyor, sanata ve sanatçıya bakış pozitifleşiyormuş, bu arada bizde sayın başbakanımızın ucube dediği heykel var ya işte onun projeksiyon halinde olan dev hali var gürcistanda hem de şöyle. Bir erkek ve bir kadın uzaktan birbirine koşup sarılıyor. Bu insanlık anıtı dedikleri şeyinse manası şu, Bir Müslüman erkekle, hristiyan olan bir kızın birbirlerine duydukları aşk anlatılıyor. Hristiyan ya da müslüman, biz insanız denmek isteniyor. Tabi bunu herkes anlayabilecek kapasitede değil, bazılarının sanat anlayışı ” ya leydi ya şeydi fiş fiş arabi” den öteye geçemez, geçemeyecektir de onlarıda öyle kabul etmek lazım.

Gürcistanda içkili, içkisiz restoran diye bir şeyin olmaması çok hoşuma gitti. İstediğiniz herhangi bir yerde oturup hem yemeğinizi yiyip, hem de iki yudum şarap içebilirsiniz.
Deniz Kenarlarını, Sahil şeridini bizim gibi sikip atmamış adamlar! KARADENİZ SAHİL YOLU projesiyle Karadenizimin tüm doğal güzelliğini sikip atan, HES projesiylede sıçtığı bokun üstüne tüy diken kişilerin oraları gidip görememesi, görmüş olsa bile ne olacak ki ” iki balık yemem amaaaaaaaaaaan, denize girceme küveti su doldurur yüzerim yaaeea” diyen beyinsizlerin orda olmadıgı anladım.

Gelayla ilgimi çeken yerleri gezdikten sonra tekrar akrabalarımla buluşup gürcistandaki bir türk lokantasına gittik. Yemek kültürü olarak kendi vatanımı tek geçerim, başka bir yeri de tanımam cocolar! Sanat falan filan tamam da, yemek denince vatanım da vatanım!

Mekan sahibi ve aşçıları türk ama diğer çalışanları gürcü, akrabalarımı tanıyan mekan sahibi yanımıza gelip sohbet etmeye başladık, olayları yeni kanunları değişimleri konuştuk. Yemeklerimizi söyledik, gördüğüm güzel yerleri düşünmeye başladım.
Bize servis açmaya gelenin bir melek olduğunu farketmek için kafamı çevirip bakmam gerekiyormuş. Beyaz ten, al yanaklar müthiş zarif dudaklar ve uzun saç uzun boy… ister istemez gayri ihtiyarı bir şekilde süzdüm ve gözlerim kaldı gözlerinde gülümsedim ve ellerimi uzattım elindeki tabağı almak için.  Akrabalarım ve mekan sahibi sohbete devam ederken ben ortamdan hızla uzaklaşmaktaydım ruhani olarak en azından.

Ondan bariz şekilde hoşlandıgımı anlayan ismini bile bilmediğim, isimsiz güzel de bir gülümseyişle kalbimi fethetti. Kendimi zorlayarak masaya ve muhabbete geri döndüm ama çoktan kahbolmuştum düşüncelerin içinde. O diğerlerininde yiyeceklerini getirmeye ben de onu izlemeye devam ettim, ona her baktıgımda içim daha hoş hayallerle doluyordu. Farkettim ki, uzun süredir kimsenin eline tutmak istemdim bu şekilde, kalbimi hızlandırmadılar böyle, heyecanlanmadım bile…
Yemek yediğim 30 dakika boyunca her fırsatta göz göze gelmeye calıştım, insanın ondan hoşlandığını anlayabilen buna rağmen hoşlandıgını bakarak ve gülümseyerek belli eden o kadınla. Onun sayesinde günüm daha da güzelleşti işte budur deme keyfini yaşadım. Mekandan çıkarken son bir kez daha göz göze geldik gülümsedik sanki 10 yıldır sevgili oldugum insandan ayrılıyor gibiydim kapıdan çıkarken öyle bir hüzün kapladı içimi ama geri dönüşü yoktu bunun…

Kafamdan Meleği  atamadan, içki içme zamanının geldiğini “şerefeeee” nidalarından anladım isimsiz güzelin hayaliyle zeplin olana kadar içtim güzel bir geziden güzel anılarla ayrılarak vatanıma dönmek için mercedesin arka koltuğuna yatay geçiş yaptım…

Konu Dışı Kısa bir Fıkra.

♦Japonyada hırsız yakalayan bi robot icat etmisler

♦Amerikada ; 5 dakikada 118 hırsız yakalamıs

♦Ingilterede ; 5 dakikada 80 hırsız yakalamıs

♦Italyada ; 5 dakikada 50 hırsız yakalamıs

♦Turkiyede; 5 dakikada robotu calmıslar

“16/03/2011”

Facebook Salakları ve Salaklıkları

Online et pazarlarının dünyada en fazla tanınmışlarından, lafta eski arkadaşlarını bul haberleş diye kurulmuş aslında kişisel bilgi toplamak(çalmak) için geliştirilmiş bir sistem facebook. Facebook sahibi olan bebe de diyorki türkler çok sosyal. Facebookun en fazla kullanıldığı ülkeler arasında ilk 5 te olmamızdan dolayı, mal daha bilmiyorki asosyal  ve kültürsüz bir halk türkler. Bilgisayar başında oturup kendini okşamak sosyallik olmuş günümüzde.

Bu sistemin içinde her türlü salağı bulabilirsiniz, yazıma konu olan kişilerde bunlardan. Bu kadar ön sevişme yeter artık olaya girelim.

Birinci Cins
Siktirimilyon Arkadaş
Bu cins dalga geçmeyi en fazla sevdiğim kişiler arasında niyeyse. Kişinin profile bakarsınız 1580(atıyorum) arkadaş, aslında çoğunu tanımıyor lafta eklenmiş, kendini pazarlama ve ben ne sosyalim deme amaçlı. Halbuki biz gerçeği biliyoruz…
Olası ekleme diyalogları
-aaa çok yakısıklıymış ekliyim
-aaaa çok güzelmiş ekliyim
-Memesi de var lan bunun
-Ahyyy kaslı bu ya yerim bunu ekle kız ekle.

İkinci Cins
38 Kardeş 15 baba 8 Anne 16 Çocuk

Bayılıyorum ben bunlara özelliklede laf sokmaya, profile bakarsınız herkes kardeş kız kardeş iki günde bir de yenisini eklerler birini çıkartıp . Sorarsınız bu ne diye niye herkesi kardeş diye ekliyorsun cevap olarak çok hoş bir şey gelir ” anlaştığım kişileri kardeş olarak ekliyorum ” gülümseyip geri durursunuz.
İki gün sonra statüs kısmında bir yazı ”  İbne/Orospu seni kardeş bildiğim günlere yazıklar olsun”  tabi bu yazıyı gördükten sonra yüzünüzdeki gülümseme daha da büyür. Bu kişilerin birbirlerine
Samimiyet ve insanlarla mesafeyi ayarlayamayan basit ve komik kişiler.

Üçüncü Cins
Yavşamanın bokunu çıkartmak.

Hepiniz bu kişileri sıkça görüyorsunuzdur, kadını erkeği yok bunun mallığın cinsiyeti olmaz çünkü. Kız yada erkek katıksız yaratıktır afedersiniz sokakta yanından geçseniz yüzüne tükürmeyi bırakın sümüğünüzü atmazsınız. Facebookta hafif dekolteli bir fotoğraf ya da arabada çekilmiş bir fotoğraf onu çok yakışıklı çok güzel yapar.
Bu kişilerede yaratığa benziyorsun bakma sen bu söylenenlere kendini triplere sokma demek için ise çok geç kalınmıştır, Yavşaklar zaten çoktan o götü gökyüzüne yaklaştırmıştır fakat bilmedikleri şey ise, Yukarı çıkan her şey mutlaka aşağı iner.

– ÇHok güzelsin kukucan canım bayılıyorum sana (kalp smileyi)
-Ayyhh Thesekkür ederim canım

-Ne yakışıklı çıkmıssın angutcan
-Tabi canım ne sandın

Dördüncü Cins
Günde 1500 Alıntı Paylaşan Mallar

Alıntı yapılan kişiler bellidir, Eski sevgiliden kilo işi kazık yenildiyse ve ağzına sıçıldıysa kızın, Can Dündar, Can Yücel halay başını çeker.
Erkekler için ise Friedrich Nietzsche nin sözleri çok sevilir , kendiside zamanında bir kadın tarafından telef edildiği için kadınlar konusunda oldukça ağır sözleri mevcuttur. Bunun yanında Mevlanalar, Cemal Süreyyalar havada uçuşur.

Beşinci Cins
Özel mesaj atmak varken duvara yazan beyinsizler.
Beni en fazla kızdıran sperm zahiyatı kişiler bunlar. A şahsıyla B şahsı arasında bir şey var. Sizin aranızda olan bir şeyi benim gözüme niye sokuyorsunuz? Duvara yazacağına yiyeceğin haltı o kişiye özel mesaj atsana. Bu kadar kesmiyor mu aklın? Yoksa burada amaç reklam yapmak mı ,” aaa ben şunu yapıcam bunu yapıcam ” demek mi nedir? Nasıl bir zihniyetin ürünüsünüz, gerçekten sizleri gördükçe ürküyorum bir insan evladı(Mecazidir siz olsanız olsanız primat eniği olursunuz) böyle salakça bir şeyi yapar ve neden yapar.

A -Ben geceğim sizin oraya beni gezdirirsin ay arabamlamı geleyim yoksa bir uçağa falan atlayıp mı bilemedim (çok güzel oldum ya reklamımıda yaptım reklamın iyisi kötüsü olmaz)
B – Ay canım gel gel, Ben zaten süper sosyal bir insanım seni gezdiririm barlara falan gideriz akarız çoşarız ( annem de bulaşık yıkamaya çağırıyor üff nasıl izin alacağım ben burda bol keseden sallıyorum ama )

Şu anda aklıma gelen cinsler bu kadar sizin aklınıza gelen olursa yorum kısmına yazabilirsiniz yazıya eklerim. İyi eğlenceler kültür yumağı sevgi pıtırcığı okuyucularım.

“06/12/2010”

Seviyorum ama

Merhabalar seksi okuyucularım, dilerim ki hayatınız en az benimki kadar eğlenceli geçiyordur. Uzun süredir yazmak isteyip fırsat bulamıyordum sonunda yeni bir yazıya başlıyorum.

Özellikle sevgilisi olanların çok sık duyduğu kulağı tırmalayan bir şey ” seviyorum ama” bu klişeden sonra saçma salak bir cümleyle karşılaşacağınızı hepiniz biliyorsunuzdur. Buna örnek vermek gerekirse en basitlerinen biri ;
Seni seviyorum ama bunu benimle yapamazsın(sevişmek kastedilir) erkeksin ihtiyaçların var biliyorum ( malca bir cümle daha sanki seks sadece erkeğin ihtiyacıdır, tüm kadınlar soyutlanmıstır bundan) başka biriyle birlikte de olsan anlayış gösteririm.
İşte böyle sevgilinin ağzına sıçıp terkediyoruz, çokta eğlenceli oluyor. Güzelim sen beni seviyorsun iyi güzelde benim başka bir kadınla olmama nasıl tahammül ediyorsun, hadi ben erkeklere mahsus oldugunu düşündüğün (kendini parmaklamaktan kiltorisini aşındırdığını dile getirmeyeceğim) olayı yaptım başka biriyle, sen hangi olgunun arkasına sığınarak benim elime tutup gözlerime bakacaksın? Bilmeyecek misin ki bu adam dün gece başka bir kadınla pompi pompi yaptı çokta eğlendi taş gibi sevgilisi gitti kendini parmakladı malca prenses tripleri yüzünden…

Sevgili dostlarım bu ilk ve en basit örneğidir hayatınızda sıkça karşınıza çıkanda budur.

İkinci örnek ise daha da ilginç ve net bir cevap asla alınamaz.

Seni seviyorum ama ayrılmalıyız. Niye amına koyyim? O ki seviyorsun niye ayrılıyoruz, sen sanayici ednan beyin kızıda, ben  fakir mahalle çocuğumuyum? Niye bana düzgünce gelip ”  Güzelce kullanabileceğim bir erkek buldum hem huyuda düzgün içki sigara yok, pısırık bir şey bir kuku için canını veriyor öyle abaza bir şey, Gösteriyorum kukuyu ne dersem evet dedirtiyorum” demiyorsun ? Niye iyi ayrılalım sonra yeni erkek arkadaşımdan umduğumu bulamazsam sana geri dönerim umudu taşıyorsun ?

Sevgili okuyucular bir yazıyla daha beyninize verdim, gelecek yazılarda görüşmek üzre.

Size “seviyorum ama ” diyen herkese, “Bi Siktir git ama, aaaa düşündümde ama yok sadece siktir git” diyebileceğiniz karaktere kavuşmanız dileğiyle.

“31/10/2010”

Sınırsız Aptallık

Son zamanlarda facebookta kız arkadaşlarınızın “Status” bölümünde saçma yazılar görüyor olabilirsiniz, “Koltukta, Çekyatta , Götüme soktum vs vs” tarzında öncelikle bu salaklığın kaynağını açıklayalım sonrada yazımıza geçeriz. “ Yaklaşık bir yıl önce, Facebook’ta binlerce kadın o anda ne renk sütyen giydiklerini durumlarında (status) yazacak şekilde bir oyun oynadı. Amaç Ekim Meme Kanseri Bilinçlendirme ayını tanıtmaktı.
Bu muazzam bir başarı elde etti ve bizim o re…nklerle ne anlattığımızı merak eden günlerce haber yapanlar vardı. Bu yılki oyun da el çantası/cüzdan ile ilgili; eve girdiğimiz an çantamızı nereye koyduğumuz.
Örneğin “Ben kanepeye koyarım”, “mutfak tezgahına”, “konsola” olabilir. Sadece durumunuza çantanızı nereye koyduğunuzu yazın, başka bir açıklama veya ek yapmayın.Bu mektubu kesip kendi kız arkadaşlarınıza gönderin.
Sutyen oyunu haber olmuştu, biz kadınlar gerçekten ne kadar güçlü olduğumuzu görelim hem de eğlenelim!
UNUTMAYIN – BU MESAJI BİR CEVAP OLARAK ÇANTANIZI NEREYE KOYDUĞUNUZU YAZMAYIN!
PROFİLİNİZDE DURUMUNUZU BELİRTİR SATIRA YAZIN.
SONRA DA NELER OLACAK SEYREDELİM.
SADECE BİZLER ARASINDA SIR :))
BİLDİĞİNİZ HER KIZ ARKADAŞINIZA İLETİN !
“Ben çantamı şuraya buraya…koyarım” diye açık yazmayın. Çanta kelimesini kullanmadan yazın!!! “ Tabiki göğüs kanseri kötü bir şey arkadaş, Allah kimseye vermesin de niye bu kadar salakça bir ilgi çekme yöntemi. Çok daha orjinal şeyler yapılabilir, mesela sütyenli fotoğrafınızı çekip facebooka koyabilirsiniz, bu sayede bu olay 10x daha fazla duyulur. Erkeklerde testis kanserine dikkat çekmek isterse işte o zaman yandık, herkes nerde sünnet olduğunu yazsın bakın facebookta nasıl curcuna kopuyor, ya da penis boyunuzu yazabilirsiniz, amaç nasılsa testis kanserine dikkat çekmek. Eski sevgilinize kaç posta gittiğinizi de yazabilirsiniz… 🙂 Her ay için bir şey çıkarttılar, sevgililer günü, meme günü , babanın günü, ananın günü sağa sola sınır koydular ve oltalıyorlar ne gelirse artık… İki şey sonsuzdur, insanların aptallığı ve evren fakat ikincisinden o kadar da  emin değilim.

Albert Einstein

“09/10/2010”

Hükümsüz Güzellik

Gülümsüyordu karşımda hükümsüz güzelliğiyle, Elinde bira bardağı o narin bileklerini yoruyordu sanki, gülümseyip sol tarafına dönüyor saçlarının dalgaları ruhumun kıyısına vuruyordu.
Güzelce kıvrılan dudaklarının arasından inciler parlıyordu sanki göz kamaştıran. bir an bakamayacak gibi oluyor, sonra kendimi ışığa karşı zorlayıp ona dönüyordum yine.

Ağzından çıkacak her heceyi dinlemek defalarca dinlemek istiyordum, bir anda kahkaha atıyor yanındakine sarılıyor gözlerinin parıltısını görebiliyordum. Bazen aramızda olan masa o kadar uzak gösteriyordu ki bizi sanki ondan ayrı galaksideymişim gibi geliyordu. Yakınına yaklaşmak istiyor, büyüsüne kapılıp yok olacağımdan korkarak uzak duruyordum …

Rahat tavırlarının altında taşıdığı o kendinden emin duruşu, kendi acizliğimden utanmama neden oluyordu. elimi uzatsam tutacağım biliyorum fakat bir şey uzak dur diye bağırıyor büyüsünü bozacaksın onun. sesiyle çağıran sirenler gibi beni kendine çekiyor, tehditkar davranışlarıyla uzaklaştırıyordu. ne yapacağını bilmeyen bir yapraktım dalından kopmuş… kaybolmuş rüzgarın içinde..

Yaprağın tek sevgilisi topraktır ya hani. içimde bağırıyor bir şeyler ” toprağım sen ol benim” diye… vuramıyorum dışa susuyorum yine bakıyorum gözlerine. O kahverengi gözlerde öyle güzel rüyalar görüyorum ki anlatmaya dilim el vermiyor. dünyanın 8. harikası nedir diye sorsalar “O” diye cevap vereceğim o derece…
Aşkımı ilan etsem ona inanmayacak biliyorum. Susturuyorum yine kendimi, kapatıyorum düşüncelerimi, ruhumun zindanlarına…

Hayali bir varlığa armağan…

“29/08/2010”

İş Arama Problemi ve İş Tanımı

Kariyer sitelerinde İş Arıyorum ve Karşıma Şöyle bir şey çıktı üşenmedim Okudum…
Sonunda online başvurup adamlara bir de ön yazı yolladım.

4 yıllık eğitim veren üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun,

· 30 yaşını aşmamış,

· Internet ve MS Office uygulamalarını etkin kullanabilen,

· Müşteri ilişkileri yönetimi alanında en az 2 yıl arası deneyimi olan,

· Bilgi teknolojileri ve yazılım alanına yönelik yenilikleri takip eden,

· Diksiyonu düzgün, çok iyi sözel ifade becerilerine ve ikna yeteneğine sahip, prezentabl,

· Yaratıcı, yenilikçi, üretici ve analitik düşünce yapısına sahip, işin önceliklerine göre çalışma planlarını yapabilecek, hızlı ve doğru çözümler üretebilecek yetkinlikte olan,

· İş takibi ve sonuçlandırılması konusunda başarılı ve sorumluluk sahibi,

· Koordinasyon ve organizasyon yeteneğine sahip,

· Enerjisi yüksek, takım çalışmasına yatkın ve çalışkan,

· İnsan ilişkilerinde başarılı, sosyal yönü güçlü,

· İletişim yeteneği ve kişisel motivasyonu yüksek,

· Dikkatli ve özenli çalışmayı prensip edinmiş,

· İş konusunda takipçi, işin önceliklerine göre çalışma planlarını yapabilecek,

· Problem çözme ve karar verme yeteneğine sahip,

· Esnek çalışma saatlerine uyumlu,

· Hırslı, atak, hızlı, kendine güvenen,

· Müşteri odaklı ve işini severek yapan,

· Dinamik, iletişimi ve insan ilişkileri kuvvetli.

İş Tanımı:

· Kurumsal müşterilere firmanın ve ürünlerinin tanıtımını yapmak,

· İlgili firmaların satınalım süreçlerinde varolan potansiyelin firmamız açısından alıma dönüşmesi için hareket etmek,

· Müşteri ilişkilerinin yürütülmesi,

· Ekip koordinasyonu, yönetimi ve yönlendirmesinin yapılması,

· Kuruluş içi ve dışı iletişimi doğru, zamanında, eksiksiz olarak sağlamak.

· Müşterilerle ilişkilerin geliştirilmesine yönelik araştırmalarda bulunmak,

· Firmanın ürünleri hakkında kurumsal müşterilere bilgi vermek,

· Müşteriden gelen talepleri kontrol etmek ve ilgili departmana aktarmak,

· Müşteri portföyünü arttırmak amacyla firmalara teklif götürmek.


Yazdığım Ön Yazı

Ben bu niteliklerin hepsine sahibim, Hatta boş zamanlarımda da Tanrılık Yapıyorum.

Anlamıyorum ki böyle ilanları bir insan da bu kadar özellik olabilir mi mümkünmü yani…

“10/03/2010”

Paylaşmayı Bilmemek

Evimde huzurla oturmuş, Toblerone bitter yiyip messengerden milletin kafasını şişiyorum. Canım sıkıldı popocuğumu patron koltuğumdan kaldırıp media martk ın yollarına düştüm, çokta uzak ya sanki 5 dakikalık yol …Ev arkadaşımın aldığı orange box un aynısından alıp deliler gibi team fortress kasmaya eve geldim. Oyunu mu kurdum oturdum arkadaşımla skype açıp oynamaya başladık.  Engineer ile sentry gun lar kurmalar , spy ile backstab çekmeler…

Oyundan çıktım msn de “…………..” diye bir zımbırtı, adam yerine koyup muhattab olduğum bir şeyler zırvalama başladı… Sitelerimle ilgili konusmaya başladı herhangi bir şeyden dolayı destek vermesini istediğim şeyi yapmamıştı, sebep olarakta  benim o yazdığım yazıda küfürlü ifadeleri söyledi… Ben bir insandan destek istiyorum herhangi bir konuda o benim küfrüme ya da tarzıma laf sokmaya çalışıyor velet, sonra muhabbetin kırılma noktasına geldik…


-Abi çok küfrediyorsun, yanındakilerde senden etkileniyor
-eeee ?
-Şey ben kuku’nun erkek arkadaşıyım onun loglarını okuyorum da onlada küfürlü falan konuşmussun ben şöyle bik bik bik

Bir anda sinirden tüm kan penisimden çekilip beynime sıçradı, normalde veletlerle taşşak muhabbeti yaptığım içim kanın pek beynimde durması gerekmiyor. Kendileri daha kuku’nun “b” sini tanımazken ben o kızla bira içiyordum kadıköyde…
kukuya yazıp ” Bir daha benimle konusmuyorsun, sizin aptallıklarınızla uğraşamam ” dedim sonra aklıma türk kızının vermeleri geldi…

İki gün tanıdığınız internetten elemana mail,facebook şifresinizi hangi akla mantığa verirsiniz? bir insana şifreni vereceğine duygularını, düşüncelerini ruhunu fedakarlıklarını versene tek hücreli organizma!
Benim seninle konuştuğum ya da sana güvenerek söylediğim, açtığım paylaştığım bir şeyin, kayıtlı olabileceği bir şeyi nasıl başka insanlara açabiliyorsun? Sen beyinsizin, kölenin zavallının önde gidenisin .  Sana güvenmeyen bir adamla ne bok yemeye çıkıyorsun. Senin doğru bir iş yaptığını, başka insanlarala arana ne mesafe koyacağına, muhabbetinin nasıl olacağına senin taşıdığın tek hücreli beyin karar veremiyor mu ki? sen bir şeylerini başkasına açıyorsun ya da 2 gün tanıdığın insanın, senin yerine  karar vermesine müsade ediyorsun !

Çıktığınız insana verdiğiniz tek şey msn ya da face book şifreniz olmasın! Ona kalbinizi açın, ona duygularınızı açın , ona bedeninizi açın … Paylaşın  yaşayın ve yaşatın! Paylaştığınız tek şey facebooktaki videolar olmasın, aptal msn logları olmasın…

Benimde sinirimi bozmayın!

“03/02/2010”

Beyaz Örtünün Altında Uyanmak

Cuma gecesi şarap şişesinin son damlaları bitiyor, yatağıma uzanıyorum. Ev arkadaşımdan aldıgım bir kitabı açıp sayfalarına göz atıyorum ilk 50 sayfası çekici gelmiyor, oflaya puflaya kitabı bir kenara bırakıp. Gözlerimi yumuyorum. Aptal kabuslarımdan uyandıgımda hava yine karanlık… Saat 14:00 ı çoktan geçmiş 15:00 da kursum var… Üzerime buldugum pantolon ve kazağımı geçirip balkon kapısını açıyorum havaya bakmak için, yüzümde hınzır bir gülücük geliyor. Kar yağıyor hemde gayet şiddetli şekilde. Kurs hocasını arayıp kurs olup olmadıgını soruyorum. Kursu aramam gerektiğini söylüyor. Merve hanımı arayıp kursun olduğunu öğreniyorum.

Halbuki lisedeyken böylemiydi…

Havada kar gördüğümüz zaten okulun olmadıgını bilerek okula kar topu oynamaya giderdik. Biri Sakatlanana ya da cayana kadar devam ederdi oyunlar. Binanın altında kardan adamlar, yokuş olan yerlerde götünün altına muşambayı alan soluğu ya bir arabanın altında ya da duvara çarpmış şekilde alırdı . 🙂

Geçmişin hayalleriyle dalmışken telefonum çaldı. Kurstan arıyorlardı ve kursun olmadıgını söylediler. Bu kararı almalarında hiç bir öğrencinin gitmeyecek olmasını anlamalarının büyük rol oynadıgını biliyordum.
Koltugumu alıp camın kenarına oturdum hem karın yağışını izliyor hem de hayaller kuruyordum. Karşıdaki minik evin çatısı çoktan örtülmüştü, tıpkı benim üstü örtülen düşüncelerim gibi, nelerle kapatmıştım bilmiyordum en azından o evin üstü açılabilirdi ama benim düşüncelerimin üstü açılmayacaktı.

Karnımın guruldamasından acıktıgımı hissettim ev arkadaşım ahmete seslenip birlikte kahvaltı hazırlamaya başladık. mutfağın balkonundan kar topu alıp kafama yapıştırdı. Kar topu oynama isteğim ne kadar arttıysada durmak zorunda kaldım. İstanbul insanın kar topu oynama isteğini bile emiyordu. Tıpkı ruhunu , duygularını , yaşamını emdiği gibi…

Kahvaltıyı bitirip bir bardak meyve çayı alıp odama geçtim. Perdeyi kenara çekip koltuğuma oturdum geçmişi düşündüm. Ne güzeldi köydeki evimde beyaz örtünün altında uyanmak ve ne güzeldir öldükten sonra kefenin içinde gözlerini açmak…

Kim bilir….

Kar yağıyor penceremin dışında, Bedenim Sıcak, Ruhum Üşüyor…

“24/01/2010”