Dört Koku, İki Beden

Sabah  8:36 alarm çalıyor, defalarca erteleye basmaktan sıkılıp kalkıyorum. Soğuk bir güne uyanmak, titreyerek uykusuz şekilde. Gece 4’e kadar içip sonra uyumanın bedeli ağır oluyor… Giyinip, en iyi parfümümü sıkıp cıkıyorum, yetişmem gereken bir final sınavı var. Otobüs durağında bekleyen bir arkadaş, sohbetle binip otobüse okula  doğru gidiyoruz. Hiç bir şey hatırlamadığım bir sınav, anlamsız boş ve bir o kadar da basit sorular. Bitirip çıkıyorum, hava soğuk kar yağıyor, rüyalarım üşüyor üzerlerini örtemiyorum.
Arkadaşlarla biraz gezip, yemek yiyip eve geliyorum. Uykum var, çok uykum var uyuyamıyorum. Dota2 koşuyor yardımıma, bir oyun, bir oyun daha, bir kadeh şarap, biraz sıcak müzik, bir kadeh daha. Projelerim arasında sıcak bir dokunuş var bedenime ve ruhuma. Belki eski bir gölgenin elleri, belki yeni bir hayalin son demleri. Siyah perdelerimi çekip, bir mum yakıyorum, bir kadeh daha çıkartıyorum koyuyorum masamın üzerine. Hoşuma giden aşk şarkıların bir demet atıyorum, creative mediasource “wind of change” çalıyor aynada kendime bakıyorum. Tişörtü değiş, koltuk altına deodorant sür. İki koku birbirine karışıyor bedenimde parfüm ve deodorant kokusu. Elimi yüzümü yıkıyorum, odama gelip mum ışığını izlemeye devam ediyorum.
Bir mesaj geliyor “kapıdayım, kapıyı aç aç dondum” gidiyorum, bi taraftan da dalga geçiyorum “sizin orada zili keşfetmediler” mi diye.  Parfümünün kokusu hoşuma gidiyor biraz daha yaklaşıyorum, odama geçiyoruz. Mum ışığı ve şarapları görünce gülümsüyor, hissediyorum. Kadehimden büyük bir yudum alıp yatağıma uzanıyorum, kenarına oturuyor yatağın, şarkılar devam ediyor, wonderwall çalıyor mırıldanıyorum kendi kendime. Yanıma uzansana diyorum, usulca uzanıyor, sarılıp kendime cekiyorum, bir kaç öpücükten sonra kadehten bir yudum daha aluyorum kadehim bitiyor. Mum ışığı o kadar güzel görünüyor ki, kendimi yakmak istiyorum alevinde. Mumdan ve ateşten daha güzel bir şey yanındaysa eğer, anlamsız geliyor ateşe atılma isteği. kadehini bitirmesini bekleyip tekrar sarılıyorum. Korkak, çekingen, düşünceli garip bir ruh halinde hissediyorum sonuna kadar. Bedeni ısınıyor, teninin kendine ait kokusu çıkıyor ortaya, dört koku iki beden sarılıyoruz birbirine, karışıyoruz olabildiğince, bana sıkıca sarılıp kafasını göğsüme yaslayıp soru soruyor, her zaman olduğu gibi verebileceğim en objektif cevabı veriyorum beğenmiyor, başka bir cevap daha geliyor benden yine beğenilmiyor ama sorunun başka bir cevabı yok. Kendi açımdan cevaplayıp anlamsız bir duruma düşmek istemiyorum, kendimi öveceğim yerler arasında yatak ve aşk yok…

Mumun alevi titriyor, bir tane daha yakmamı ister misin diyorum, sen bilirsin diyor. Evet ben biliyorum nedense bu aralar çok şeyi ben biliyorum. Yataktan kalkıp bir mum daha yakıyorum,mumun alevi bedenimi de canlandırıyor, bana oldukça tatlı gelen şarapla ıslanmış dudaklarına dokunmaya öpmeye devam ediyorum. Sıcak, çok sıcak oluyor yatak sıcağı hiç sevmem ben bilirmisiniz… Kalkıp perdeyi aralayıp pencereyi açıyorum, soğuk ve temiz hava içeri dolarken kar yağışı gözüme takılıyor. Gülümsüyorumi bak kar yağıyor diyorum. Bugün kar yağacağını biliyordum ben diyor, nerden biliyordun diye soruyorum, zaten sorularım da hiç bitmez ki benim, araştırmıştım diyor. Gülümseyip tekrar sarılıyorum.  Gitme zamanı geldi diyor, yanımdan toparlanıp kalkıyor, garip bir duygu birlikte uyuyamamak özellikle de seviştiğiniz kişiyle hele de uyumak istiyorsanız sevişme sonrasında… Giyiniyor, onu izliyorum bedenimde 4 kokunun izleri, ruhumda bitmeyen soru sorma isteği. Tek bir soru, garip anlamsız gelebilecek tek bir soru sormak istiyorum. Bazen isteklerimi durdurmam gerekiyor işte bu da o anlardan birine denk geliyor, susuyorum. Kapıya doğru yürüyoruz birlikte kapıyı açıp yanımdan geçmesini izliyorum, ardından bakıyorum o botlarını giyerken. Elinden tutup gitme demek geliyor içimden ama o kadar güçlü bir mantık olgum var ki diyemiyorum gidiyor.
İçeri girip kapıyı kapatıp şarap şişesini bitiriyorum, sonra yatağa giriyorum tüm telefonları sessize alıp Dört koku bedenime sinmiş, kaybolmuş hayallerime geri dönüyorum…

” Düşten, Düşe Notlar 2″

“18/01/2012”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir