Soğuk ve karanlık havada evimde oturuyorum camdan dışarı bakıyorum. Sıkıldım canımda sıkkın zaten bilgisayarın karşısına oturuyorum aptalca ekrana bakarken msn de bir nick gözüme takılıyor. Konustugum bir arkadaşım üzgün ev arkadaşlarıyla kavga etmiş yine hayıflanıyor “ders bile çalışamıyorum” diye. Kitaplarını falan al bana gel diyorum. Tamam olur deyip kısa bir telefon trafiği ardından bana geliyor. Cevahirden taksiye binip gel diyorum . Trip yiyorum gel beni al diye mesaj geliyor ardından, can sıkıntısıyla giyinip evden çıkıyorum cevahire gidiyorum. “Ben cevahirin önündeyim” diyorum, “beni gelip metrobüsten al” diyor. Tamamen çıldırma noktasına geldim ama otomatik olarak buraya kadar geldim bari gideyim diye yürüdüm.
Mecidiyeköy metrobüs çıkısında karsılastık hadi yürüyelim dedim. Taksi bekledim taksi yok. Zaten trafik o biçim düğüm olmuş her yer, Yavaş yavaş cevahirden aşağıya doğru fulyaya yol almaya başladık havadan sudan konusuyorduk öylesine.
Eve geldik , sıcacık evimin bana verdiği huzurla odaya geçtim tabi oda peşimden geldi. Giysi getirmedin mi diye sordum aldığım cevap beni memnun etmedi. Benim giysilerimden giyecekti. Giysi dolabını açıp içinden mavi kazağımı siyah eşortmanımı aldı. Bana dönüp ” Dışarı çık ” dedi. sanki görmeyecektim o giysinin altında neler olduğunuda … Söylene söylene odamdan dışarı çıktım…
5-10 dakika sonra kapıya tıklatıp “geleyim mi” diye sordum. Cevap evet olduktan sonra içeri girdim. Patron koltuğuma oturup bilgisarımın başına döndüm.Karşımda bir kız görmeyi beklerken, Benim kazağımı giymiş bir recep ivedik duruyordu.
Bu ne be recep ivedik gibisin yokmu askılı falan bir şeyin hem burası sıcak ne kazağı diye söylenmeye başladım. fakat hanfendi üşüyormuş neyse tamam deyip bilgisayarıma döndüm. Onada ders çalışması için müsade etmiş olacaktım, aradan 5 dakika geçmeden “Strahd şu ödevimi sen yaparmısın?” ıhmm beynim biraz geç algıladı herhalde. Ben, ödev ve yapmak. Hangi tarihte görüldü emin değilim. 3813 Yaşındayımböyle bir şey yok yaşanmadı!
Hayır yapmam ben kendi ödevin kendin yap dedim. South park açıp izlmeye başladım. Sigara yakıp bana çok kötüsün dedi. Ona bakıp gülümsedim. Kötü olmasam beni nasıl sevebilirdi ki? Canı sıkıldı benimle south park izlemeye başladı. Telefonunda İsmim Pikachu diye kayıtlıyken 3 bölümden sonra telefondaki ismimi Kenny diye değiştirdi. Kahkaha attım ve iyi tespit dedim, fakat hala merak etmekteyim pikachu ve ben ne alaka hiç sevimli değilimdir.
South park sezonunu kapattıktan sonra canım sıkıldı uykum geldi. Yatağın köşe tarafında yatmayı sevmediğimden kendisine hangi tarafta yatacağını sordum. Oda sevmiyormuş. Köşe mecburi şekilde bana kaldı. Klasik müzik Açtım o çoktan yatağa girmişti. Giysiyle uyuyamadıgım için, üzerimde boxer kalana kadar her şeyi çıkardım . Tek kişilik yatağın köşesine geçtim.
-Laaaaaan bune Oha kazakla mı yattın ?
-evet üşürüm ben
-Kızım manyakmısın lan göt kadar oda, kombi açık tek kişilik yatağa iki kişi yatıyoruz ne üşümesi.
-Olsun
-Eve Kız diye getirdim seni recep ivedik çıktın, istersen montumu falanda vereyim onla uyu he ne dersin ?
Gülüşmeler saçma sapan konuşmalar. En sonunda artık uyuyalım dedim. Hanfendi bilgisayar sesi ve klasik müzikte uyuyamadı, Kalkıp bilgisarayı kapattım yatağa geri döndüm.Tek kişilik yatakta mecburi şekilde sırtımıda dönsem yüzümü de dönsem kazağa temas ediyorum ve sonunda ter bastı. eeehhh çıkar şunu artık dedim. Recep ivedik çıkarmamakta ısrar ediyordu.
Gecenin ilerleyen zamanlarında kazak çıktı …. İvedik en sonunda insan formuna girmeye başlamıştı. Güzel anlar yaşarken bir soru geldi. “Strahd ne hissediyorsun” Benden beklenen cevabın farklı olduğunu bilerek ” Hiiiiç” dedim. O anda soğuk bir rüzgar geldi sanki… Umrumda olmadan gülümsedim… Gece ilerlemeye devam etti…
Sabah
“Canım kalk ben çıkıyorum” sesiyle uyandım “ıhhmm tamam” deyip uyumaya devam ettim. Kapıya kadar bile gitmedim….
Sonrasında bir mesaj geldi
“Çok kabasın, kapıya bile gelmedin” Gülümsedim yine Kazakla yatağa giren beni bu soğuk havada sıcacık evimden çıkartıp metrobüse yürüten kişi bana kabasın diyordu.
Yastığıma sarıldım, uyumaya devam ettim….
Çok mu kabayım, Yoksa hak edene ettiği gibi mi davranıyorum bilmiyorum. Sadece İnsanları kötü huyları için severiz iyilikleri için değil bunu biliyorum…
“18/01/2010”